BESLENME TRENDLERİ: GLÜTENSİZ DİYET

 Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre diyet, yetersiz ve aşırı beslenmeye karşı korumaya katkıda bulunduğunda sağlıklıdır. Besin intoleransları, alerjiler ve bazı hastalıklarda, bireylerin sağlığını korumak için "özel diyetler" uygulamak gerekir. Glütensiz diyet de bunlardan biridir. Üç koşulda glütensiz diyet uygulanmalıdır: Buğday alerjisi, glüten duyarlılığı ve çölyak hastalığı (1). 

 Glüten; buğday, çavdar veya arpa içeren ürünlerde esnekliğe ve uzayabilirliğe katkıda bulunan bir protein ağından oluşur (2). Amerikan pazar araştırması, insanların %44'ünün glüten tüketmelerinde herhangi bir sorun olmamasına rağmen glütensiz yiyecek satın aldığını ve %65'inin glütensiz ürünlerin daha sağlıklı olduğuna inandığını bulmuştur. Bu eğilim, dünya çapında glütensiz ürün endüstrisini 2011'de 1,7 milyar dolardan, 2020'de 4,7 milyar dolara çıkarmıştır (2).

GLÜTENSİZ BESLENME NASIL POPÜLER OLDU?

 Glütenin, çölyak hastası olmayan bireylerde de sorunlara neden olabileceği olasılığı, ilk olarak 1980'lerde kronik ishal ve karın ağrısı olan 8 hastadan oluşan küçük bir çalışmada öne sürülmüştür. 

 Daha sonra, kardiyolog William Davis tarafından yayınlanan “Buğday Göbeği” ve nörolog David Perlmutter tarafından yazılan “Tahıl Beyin” adlı çok satan kitapların yayınlanmasıyla büyük bir kültür değişimi meydana gelmiştir. Bu kitaplarda buğday ve glütenin kötülenmesi, glütenin zehir olduğu öncülüne dayanan bir imparatorluk yaratmıştır.

 Her iki kitapta da sağlam bilimsel kanıtlar olmamasına rağmen, çok sayıda sağlık sorununa basit beslenme çözümleri vaat edilmektedir. Bu kitaplarda ortak tema, işlenmiş gıdaların ve rafine şekerli ürünlerin sınırlandırılmasıdır. Dolayısıyla, bu diyetle sağlanan faydanın, işlenmiş gıdaların azaltılmasından mı yoksa glütensiz beslenmeden mi kaynaklandığı anlaşılamamaktadır (2).

GLÜTENSİZ BESLENMEK KİLO VERMEDE ETKİLİ MİDİR?

 Medya ve ünlü bireylerin halkın ilgisini uyandırmasıyla, kilo kaybı hedefleyen bireyler glütensiz beslenmeye yönelse de glütensiz diyetin kilo kaybında etkili olacağı konusu bilimsel olarak belirsizdir. Çünkü, diyetten çıkartılan glüten, daha az buğday ürünlerinin tüketilmesi demektir. Eğer bir kişi, buğday içeren ekmek, kurabiye, pasta gibi ürünleri tüketmezse ve tüketmediği bu ürünlerin yerine daha fazla sebze-meyve koyarsa, daha az karbonhidrat tüketimine bağlı olarak kilo kaybı görülebilir. Fakat bu durum, diyetten glütenin çıkartılması sebebiyle değil, karbonhidrat içeren ürünlerin azaltılması ile ilgilidir. 

 Sağlıklı bir kişi, yeterli-dengeli ve glüten içeren bir diyet ile de zayıflayabilmektedir. Yaygın inanışın aksine, glüten eliminasyonunun kilo kaybına neden olduğunu doğrulamak için şu anda yeterli gerekçe yoktur (3).

GLÜTENSİZ BESLENME SPOR PERFORMASINI GELİŞTİRİR Mİ?

 Glütensiz diyet, sporcular arasında da popüler hale gelmiştir. 910 sporcunun katıldığı bir ankette, sporcuların %41’inin glütensiz beslendiği saptanmıştır. Bu durumun en önemli örneği, Tenisçi Novak Djokovic’in, “Fiziksel ve Zihinsel Mükemmellik için 14 Günlük Glütensiz Plan” adlı bir kitap yazması olarak gösterilebilir (4).

 Glütensiz diyetin egzersiz performansı üzerine etkisini inceleyen kanıt düzeyi yüksek bir bilimsel çalışmada, 13 bisikletçi ilk olarak glüten içeren bir diyet ve daha sonra 10 gün glütensiz diyet uygulamıştır ve çalışmanın sonunda, sporcuların performansında ve sindirim sistemi sağlıklarında herhangi bir fark saptanmamıştır (5).

GLÜTENSİZ BESLENME SAĞLIĞIMIZI NASIL ETKİLİYOR?

 Sağlıklı bireyler üzerinde yapılan kanıt düzeyi yüksek bir çalışmada Croall ve arkadaşları, 30 sağlıklı bireyi 2 gruba ayırmış ve 1 guruba 2 hafta boyunca glüten içeren diyet, diğer gruba ise glütensiz diyet uygulatmıştır. Çalışmanın sonucunda, sağlıklı bireylerde glütensiz diyet uygulamanın ekstra bir sağlık yararı sağlamadığı bulunmuştur. Eğer bir bireyin glüten tüketmesi sakıncalı ise, bu durum en fazla 1 hafta içerisinde fark edilebilmektedir. Bu nedenle, bu çalışmanın süresi, sağlıklı bireylerde glütensiz diyet uygulamanın gerekli olmadığını göstermek için yeterlidir (6).

 Ayrıca, glütensiz ürünler genellikle daha düşük protein ve posa içerirler. Glütensiz ürünlerin glisemik indeksi, kullanılan bileşenlerin türüne ve kalitesine ve bunları üretmek için gerçekleştirilen gıda işleme prosedürlerine göre değişmektedir. Örneğin, buğdaydan glüten çıkarıldığı zaman elde edilen “glütensiz unlar” nişasta (basit şeker) ağırlıklı unlardır. Dolayısıyla, tüketildiği zaman kan şekerini daha hızlı yükseltmektedirler (3).

 Ek olarak, glütensiz ürünler genellikle vitamin ve mineral (ÖRN; Demir, kalsiyum, çinko, B12 vitamini, D vitamini ve folat, niasin, tiamin ve riboflavin) içeriği bakımından daha düşüktür. Daha fazla şeker ve doymuş yağ içerebilmektedir (4).

 Glüten tüketimi ile kalp hastalığı riski arasında herhangi bir bağlantı bulunamasa da glüten içeren ürünlerden kaçınırken, kalp sağlığımız için faydalı olan tam tahıllı besinlerin alımında azalma olmaktadır (4).

PEKİ MİKROBİYOTAMIZA ETKİSİ?

 Beslenme şekli, bağırsak mikrobiyotasının bileşiminde ve işlevinde çok önemli bir rol oynamaktadır ve bu da bireylerin sağlığını birden çok yolla etkilemektedir. Bağırsak mikrobiyatımızdaki bakteri çeşitliliğinin fazla olması, sağlığımızı iyileştirmektedir. Bağırsak mikrobiyotası, doğduğumuz andan yetişkinliğe kadar değişmektedir. Yetişkinlerde genellikle stabildir; fakat diyet değişikliği, gastrointestinal hastalık ve antibiyotik tedavisi sonucu olarak farklılıklar meydana gelebilir (1).

 De Palma ve arkadaşları, sağlıklı bireylerin 1 aylık glütensiz diyet uygulamasından sonra, mikrobiyotalarındaki iyi bakteri sayılarında azalma olduğunu saptamıştır (7).

Sonuç olarak, glütensiz diyette görülen besin eksikliklerinin yanı sıra, mikrobiyotamızın da olumsuz etkilenmesi, sağlıklı bireylerin glütensiz diyet uygulamasının faydadan çok zarar sağladığını göstermektedir.

Not: Bu yazı, "KRONİK OTOİMMÜN HASTALIĞI OLMAYAN SAĞLIKLI BİREYLER”de glütensiz diyetin etkilerini ele almaktadır. Çölyak hastalığı, glüten intoleransı veya buğday alerjisi vb. olan bireylerin hekim ve diyetisyen kontrolünde glütensiz diyet uygulaması gerekmektedir.

KAYNAKLAR:

1. Melini V (2019), Gluten-Free Diet: Gaps and Needs for a Healthier Diet, Nutrients 2019, 11, 170; doi:10.3390/nu11010170 

2. Pearlman M. (2019), Who Should Be Gluten-Free? A Review for the General Practitioner, Med Clin N Am 103 (2019) 89–99.

3. El Khoury D (2018), A Review on the Gluten-Free Diet: Technological and Nutritional Challenges, Nutrients 2018, 10, 1410; doi:10.3390/nu10101410 

4. Lerner B. (2019), Going Against the Grains: Gluten‐Free Diets in Patients Without Celiac Disease—Worthwhile or Not? Digestive Diseases and Sciences (2019) 64:1740–1747 

5. Lis D (2015), No effects of a short-term gluten-free diet on performance in nonceliac athletes. Med Sci Sports Exerc. 2015; 47: 2563–2570.

6. Croall ID (2019), Gluten does not induce gastrointestinal symptoms in healthy volunteers: A double-blind randomized placebo trial, Gastroenterology 2019;157:881–883.

7.De Palma (2009), Effects of a gluten-free diet on gut microbiota and immune function in healthy adult human subjects. Br. J. Nutr. 2009, 102, 1154–1160.