KALBİMİZ İÇİN, HAYVANSAL PROTEİN Mİ BİTKİSEL PROTEİN Mİ?

 Kardiyovasküler hastalıklar (KVH), kalp ve kan damarlarını etkileyen ve koroner kalp hastalığı, serebrovasküler hastalık ve periferik arter hastalığını içeren bir grup hastalıktır. İdeal kardiyovasküler sağlık sigaradan uzak durma, normal vücut kütle indeksi, egzersiz yapma durumu ve yeterli ve dengeli bir diyet örüntüsü ile sağlanabilmektedir (WHO, 2017).

 Proteinler, bitkisel ve hayvansal kaynaklı besinlerin matriksinde bulunmaktadır. Kendilerine özgü aminoasit örüntüsü ve biyolojik aktiviteleri olması sebebiyle kardiyovasküler sağlık üzerine farklı etkilere neden olmaktadırlar (1).

 Diyette proteininin sağlık yararlarını gösteren araştırmalar dikkatli bir şekilde yorumlanmalıdır çünkü protein açısından zengin gıdaların tüketiminin artması genellikle diyette diğer değişikliklere (yani; enerji alımı, diğer besin gruplarının alımında artma/azalma) neden olur. 

 Örneğin, proteinlerin mide boşalmasını geciktirici ve iştah baskılayıcı bir etkisi olduğu için karbonhidrat alımında azalma görülebilir fakat, fazla hayvansal protein tüketimine bağlı olarak da doymuş yağ alımında artma olabilir. 

 

HAYVANSAL PROTEİN

 Hayvansal kaynaklı besinler, yüksek miktarda ve iyi kalitede protein, doymuş yağ asitleri, kolesterol içeriği yüksek besinlerdir. Kırmızı et, kümes hayvanları, yumurta ve süt ürünleri yaygın olarak tüketilen hayvansal protein kaynaklarıdır.

 

KIRMIZI ET

 Kırmızı et tüketimi genellikle kardiyovasküler hastalık (KVH) için büyük bir risk olarak kabul edilir. Sebebi, doymuş yağ ve kolesterol içeriğidir.

 Birincisi, kişilerin günlük diyeti veya karbonhidrat tüketimi karşılaştırıldığında, doymuş yağın toplam alımı, KVH riski ile tutarlı bir şekilde ilişkili değildir. Yani, kişilerin genel diyet örüntüsünü incelemek gerekmektedir.

 İkincisi, kırmızı etin sağlığa olumsuz etkileri, işlenmiş etlerde (salam, sucuk, sosis vb.) bulunan yüksek sodyum içeriği veya diğer koruyucu maddelerle ilişkili olabilir (2).

 İşlenmemiş ve işlenmiş et arasındaki birincil fark, sodyum ve nötr koruyuculardır. İşlenmiş et, işlenmemiş ete göre; %400 daha fazla sodyum ve %50 daha fazla nitrat (kanserojen madde) içerir. 

 20 çalışmanın meta-analizinde, risk altındaki 1218.380 kişi ve 23.889 koroner kalp hastası incelenmiş ve kırmızı ettense, işlenmiş et tüketiminin daha yüksek kalp hastalığı riski ile ilişkili olduğunu göstermiştir. 

 Koroner kalp hastalığı için genel riskler, günde 50 g üzeri işlenmiş et ve günde 100 g üzeri kırmızı et tüketimi olarak belirlenmiştir (3).

 

TAVUK

 Göreceli olarak az sayıda çalışma, kalp-damar hastalıklarında bir risk faktörü olarak kümes hayvanı tüketimi üzerine odaklanmıştır. Bazı kanıt düzeyi yüksek çalışmalarda, kümes hayvanları tüketimi KVH riski ile ilişkili bulunmamıştır (2).

 

BALIK

 Balıkların ve omega-3 tüketiminin kardiyovasküler etkileri yıllar boyunca incelenmiştir. Az veya hiç tüketimle karşılaştırıldığında, orta derecede balık tüketimi (haftada 2 porsiyon) ve omega-3 (günde 250 mg) tüketimi daha düşük ölümcül kalp-damar hastalıkları riski ile ilişkili bulunmuştur. Daha yüksek alımların riski daha fazla azalttığı görülmemektedir (2).

 

YUMURTA

 Yumurta, kas dokusunun korunmasını destekleyen ve protein sentezini arttıran yüksek kalite protein içeren bir besindir (4). Bugüne kadar yapılan epidemiyolojik çalışmalar, yüksek yumurta tüketimi ve kardiyovasküler hastalık veya genel popülasyondaki ölüm riski arasında çok az ilişki olduğunu göstermiştir (5). 

 Yumurta beyazında en fazla bulunan protein, ovalbümindir. Ovalbüminin, bağırsakta kolesterol emilimini azaltarak, serum kolesterol düzeylerini düşürdüğü ileri sürülmektedir (6).

 

SÜT 

 Süt proteinlerini, %80’ini kazein ve %20’sini whey (peynir altı suyu) proteinleri oluşturmaktadır. Kazein ve Whey proteinlerinin hidrolizatları, kan basıncının düşmesini sağlayarak hipertansiyona ve dolayısıyla kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyucu etkiye sahip olarak bildirilmektedir. (7). Sütle ilgili daha detaylı bilgi isterseniz “İNEK SÜTÜ İÇMEK SAĞLIKLI MI?” başlıklı blog yazımı inceleyebilirsiniz.

 

PEYNİR

 Tutarlı sonuçlar veren, kanıt düzeyi yüksek çalışmalara göre peynir tüketiminin, kalp hastalıkları riski ile ilişkili olmadığını göstermektedir. Ayrıca, düşük yağlı peynirin, normal yağlı peynirle kıyaslandığında KVH riski ile ilişkili olabileceğini gösteren hiçbir kanıt yoktur (8, 9).

 

YOĞURT

 Yoğurt tüketimi ile kalp hastalıkları riski arasında nötr bir ilişkinin olduğu orta kalitede kanıtlarla desteklenmektedir. Bu noktada, normal yağ ve az yağlı yoğurt arasındaki fark, kalp hastalıkları riski açısından belirlenememektedir (9).

 

BİTKİSEL PROTEİN- BAKLAGİLLER

 Baklagiller (bezelye, fasulye, nohut, soya, mercimek vb) zengin bir fitoesterol ve diyet lifi kaynağıdır. Önceki çalışmalar, hayvansal protein yerine bitkisel protein tüketiminin, kandaki kolesterol seviyelerini düşürdüğünü ve bunun da KVH riskini azaltabileceğini bildirmektedir (10).

 ABD'de 1980-2012 yılları arasında 131.342 katılımcı düzenli olarak takip edilmiştir ve kanıt düzeyi yüksek bu çalışmada, katılımcıların proteinden gelen enerji alımı, hayvansal protein için %14 ve bitkisel protein içinse %4 bulunmuştur. Hayvansal protein tüketimi tüm nedenlere bağlı ölüm ilişkili bulunmamıştır fakat, daha yüksek kalp hastalıklarına bağlı ölüm ile ilişkili bulunmuştur. Bitkisel protein, tüm nedenlere ve kalp hastalıklarına bağlı ölüm ile daha az ilişkili bulunmuştur (5).

 Mevcut epidemiyolojik bulgular, soya fasulyesi tüketmenin, kötü (LDL) kolesterolü düşürücü etkisi sebebiyle kalp hastalıkları riskini azalttığını göstermektedir (11). Örneğin, bi çalışmada, Japonların genel diyetleri üzerinde çalışmış ve soya fasulyesi tüketiminin (100 gr/gün) daha düşük kalp hastalıklarından ölüm riski ile ilişkili olduğunu bulunmuştur (12).

 

BİTKİSEL PROTEİN- TAHILLAR

 Türkiye’de sıklıkla tüketilen buğday, mısır ve pirinç gibi tahıl ürünlerinde bulunan lunasin peptidi, LDL ve total kolesterol seviyesini düşürmektedir (13). Fakat bugüne kadar yapılan çalışmalarda, kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için tam tahıl ürünlerinin tüketilmesini destekleyen yeterli kanıt bulunmadığı belirtilmektedir (14).

 Ancak, baklagillerde bulunmayan aminoasit çeşitlerinin, tahıllarda bulunması sebebiyle birbirlerini tamamlayıcı özelliktedirler ve kişilerin ihtiyaçlarına göre birlikte tüketilmeleri önerilmektedir.

 

SONUÇ

 Baklagillerin yapısında bulunan peptidler kan basıncı ve kolesterol metabolizmasını olumlu yönde etkileyerek kardiyovasküler sağlığı koruyabilmektedir. KVH riskini en aza indirmek için güncel kanıtlar, bitkisel protein ağırlıklı beslenmeyi desteklemektedir. İşlenmiş, basit karbonhidratlar ve işlenmiş etler yerine bazı hayvansal kaynaklı proteinleri de (örn; balık/deniz ürünleri, yumurta, yağsız süt ürünleri, kümes hayvanları ve yağsız et) diyette yer alabilir olarak bildirilmektedir. Kırmızı et tüketimi günde 100 gramı aşmamalıdır. Tüm besin ögelerinin ve besin çeşitlerinin,  aşırı veya yetersiz tüketiminin önlenmesi ve bireysel ihtiyaçlara göre sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle, kalp-damar hastası veya hastalık riski taşıyan bireyler mutlaka bir diyetisyenden yardım almalıdır.

 

KAYNAKLAR

  1. Chesney K Richter, Plant Protein and Animal Proteins: Do They Differentially Affect Cardiovascular Disease Risk, American Society for Nutrition. Adv Nutr 2015; 6:712–28
  2. Mozaffarian D. (2016) Dietary and Policy Priorities for Cardiovascular Disease, Diabetes, and Obesity–A Comprehensive Review, Friedman School of Nutrition Science & Policy, Tufts University, Boston, MA 
  3. M Nagao (2012), Meat consumption in relation to mortality from cardiovascular disease among Japanese men and women. European Journal of Clinical Nutrition
  4. Andersen CJ. 2015. Bioactive egg components and inflammation. Nutrients., 7(9): 7889-7913. Doi:10.3390/ nu7095372 
  5. Mingyang Song (2016) Association of Animal and Plant Protein Intake With All-Cause and Cause-Specific Mortality, JAMAInternalMedicine 
  6. Udenigwe, CC (2015), The Role of Food Peptides In Lipid Metabolism During Dyslipidemia And Associated Health Conditions. International Journal of Molecular Sciences16(5), 9303-9313.
  7. S. Pal (2012), The effects of whey protein on cardiometabolic risk factors, School of Public Health, Curtin Health Innovation Research Institute, Curtin University of Technology, Perth, Western Australia, Australia 
  8. O’Sullivan TA, Food sources of sat- urated fat and the association with mortality: a meta-analysis. Am J Public Health 2013;103: e31–42. 
  9. Alexander DD, Dairy consump- tion and CVD: a systematic review and meta-analysis. Br J Nutr 2016; 115:737–50. 
  10. Hua Li, Legume Consumption and All-Cause and Cardiovascular Disease Mortality, Hindawi BioMed Research International Volume 2017, Article ID 8450618, 6 pages 
  11. D. Dan Ramdath, Beyond the Cholesterol-Lowering Effect of Soy Protein: A Review of the Effects of Dietary Soy and Its Constituents on Risk Factors for Cardiovascular Disease, Nutrients 2017, 9, 324; doi:10.3390/nu9040324 
  12. Shimazu et al.Dietary patterns and cardiovascular disease mortality in Japan: a prospective cohort study. Int J Epidemiol. 2007 Jun;36(3):600-9. Epub 2007 Feb 22
  13. Malaguti M (2014), Bioactive peptides in cereals and legumes: agronomical, biochemical and clinical aspects. International Journal of Molecular Sciences., 15(11): 21120- 21135. Doi:10.3390/ijms151121120. 
  14. Kelly SAM (2017) Whole grain cereals for the primary or secondary prevention of cardiovascular disease (Review), The Cochrane Collaboration. Published by John Wiley & Sons, Ltd